MEKTUP – PERİDE CELAL KİTAP YORUMU

Bi Poşet Kitap | 20:47 |

KÜNYE:

Adı: Mektup

Yazar: Peride Celal

Yayınevi: Can Yayınları, 1994

Sayfa Sayısı: 142


Alıntılar:

- “Belki karanlık indiğinde, belki karabasanlarla boğuştuğunuzda, fırtına yaklaştığında ve gökyüzünde bulutlar birbiri üstüne yuvarlandığında, belki pencerenin ardında rüzgar uluduğunda, belirsiz görüntüler perde arkalarında kımıldadıklarında, belki kepenkler gıcırdadığında… İşte o zaman biri konuşmaya başlarsa aydınlıklar açılır birdenbire.”-Catherine David

-Freud, arkeologa benzetirmiş kendini. Toprağın altında değil, ruhların derinliğinde gerçeği aramak… Gerçeği hastalarında ararken belki biraz da kendi gerçeğini araştırıyordu. Hastalarından çok kendisinin konuşması bu yüzden olmalı.

-“İnsanlar giyindikleri zaman değişiyorlar,” derdi oğlan. “Kötülükleri, tutkuları; sanki taktıkları kravatlar, giydikleri ceketler, gömleklerle birlikte geçiriyorlar sırtlarına. Sen kumsalda yan yana oturup gevezelik eden babamı; Bakkal Salim’le bizim salonda karşılıklı oturmuş, konuşurken düşünebiliyor musun?”

Ben Ne Düşünüyorum?

2 yıl kadar önce, D&R’ın 5 TL indiriminde görüp nostaljik haline anında vurulmuştum bu kitabın. Bana sahafları andıran tuhaf bir havası var. Sanki onu eski bir sahafta bulmuşum gibi triplere giriyorum elime her aldığımda. Nitekim bu hislerimde biraz olsun haklılık payım var. Kitap benden 1 yaş büyük zira. Elimdeki bu ilk basım, 1994 baskısı. Sanırım şu sıralar da basımı yapılmıyor. Yani farkında olmadan oldukça güzel bir keşif yapmışım aslında :)

Mektup, bir öykü kitabı. Dört güzel öykü barındırıyor içinde. İlki; Böcek, bir psikiyatrın odasında başlayıp biten bir öykü. 2 yıldır bedeninin içinde bir böcekle yaşadığını iddia eden bir hasta ve böceği ezmesinde ona yardımcı olmaya çalışan bir psikiyatr. Evlilikle birlikte kendinden ödün veren, kendi hayallerinden, arzularından vazgeçen ve sadece o evlendiği adamın istediği biçimde yaşayan kadınları anlatıyor bize. İkinci öykü Mektup, adeta ikinci bir İvan İlyiç sunuyor bize. Paradan başka bir şeye inanmayan, işkolik, burjuva Saffet Bey’in, karısının ölümü ve oğlunun balyoz gibi mektubuyla, mükemmel rutindeki hayatının bir derece sarsılışı ve kendini ufaktan sorgulamalarına tanık oluyoruz. Adeta ufak bir novella. Baba-oğul çatışması, Kafka’nın Babaya Mektup’u gibi uzun soluklu bir iç döküş. Bir insana para vermekle ona ihtiyacı olan bütün sevgiyi, huzuru veremeyeceğimizin hatırlatması. Babanın her davranışının bir çocuğun hayatını nasıl da etkilediğinin göstergesi. Fakat ebeveynler de hata yapar elbette. Bütün insanlar gibi onlar da kusursuzluktan  olabildiğince uzak. Bununla barışabilmeli. Üçüncü hikaye Koşucu, tamir için gittiği bir evle hayatı değişen, koştukça kendini bulan, sürekli bozuk düzeni bir yerinden olsun düzeltmeye çalışan Abdülrahman’ın hikayesi. Sağcı-solcu ocu bucu çatışmaları. Bir türlü cı-culardan vazgeçip sadece insan olamayışımız. Kısacık hayatlarımızı yersiz kavgalarla dolduruşumuz. O topluluk bu topluluk ait olma çabalarımız. Ve çaresizliğimiz. Sonunda seyirci oluşumuz yalnızca ve her ayrık düşüncenin bedelini ödeyecek olmamız mutlaka. Son öykü Kaçak, baskıyla büyüyen kadınları anlatmış. Sanki bir devri daim her kadın doğar, büyür, pencerede özgürlük hayalleri kurar, evlenir, alışır ve ölür. Nesilden nesile sürüp gider. Ve baskıdan kaçan her kız çocuğu umutsuzca sarılır bulduğu ilk ele.

Tüm öykülerde bir Amerikan Rüyası gösteriyor kendini bir yerlerden. Ve alttan alttan bazı düşünceler okuyucuya empoze ediliyor gibi bir duruşu da var. Elbette en az insan sayısı kadar da düşünce vardır hayatta. Farklı düşünceleri okumak anlatımı gölgelemediği sürece rahatsızlık vermiyor bana. Edebi tatmin arıyorum daha çok.

Şu noktayı da eleştirebilirim sanırım; belki bu tamamen benden kaynaklı ama erkek karakterlerin erkek olduğunu hissedemedim ben pek. Özellikle ilk öyküde psikiyatrın kadın olduğunu düşünerek okurken bir anda erkek olduğunu görüp şok oldum. Yine de öykü içine çekince pek de takılmadım bu duruma.

Böyle anlatınca tabi hep bir şeyler eksik. Tüm bunları Peride Celal’den dinlemenizi salık veririm. Kendine has üslubuyla okutuyor her türlü. Öyküler su gibi akıp gidiyor. Tam bir pazar okuması. Umarım rastlarsınız ve bir şans verirsiniz bu kitaba.

Puanlama:

-Kapak Tasarımı: 5/5 (%5)

Oldukça hoş.

-İsim – Kitap Uyumu: 5/5 (%5)

Kitaptaki en uzun öyküden alıyor adını.

-Özgün Konu – Özgün Anlatım: 4/5 (%30)

Kendine has bir anlatımı var Peride Celal’in fakat; erkek karakterlerle ilgili ufak sıkıntı için biraz puan kıracağım.

-Yazarın Dili: 4/5 (%30)

Kesinlikle okutuyor kendini ama burada da Amerikan rüyasının ve bazı ocu bucu düşüncelerin sık sık vurgulanması bazı yerlerde anlatımı gölgeleyebiliyor ve gereksiz tekrarlara düşürüyor.

-Kitabın Dünyası: 5/5 (%30)

Kitap sizi sarıyor ve bir pazar boyu yoldaş olabiliyor size :)


Kitabın Puanı: 4.4 / 5

10 yorum:

  1. Yıllar yıllar yıllar önce Evli Bir Kadının Günlüğünden kitabını okumuştum. Bak çok merak ettim. Şimdi okusam neler hissederim aynı kitap hakkında. O zaman bana ters gelmişti bazı şeyleri. Bekârdım. Yeniden okumalıyım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o kitabı da çok merak ettim, kesinlikle okunası bi yazar ama baskıları bulmak zor işte umarım bir gün bi yerlerde yine karşıma çıkar :)

      Sil
  2. Kendinden büyük bir kitaba sahip olmanın verdiği hissi biliyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok farklı bir şey ya anlatılmaz yaşanır sanıyorum :)

      Sil
  3. İsminden ötürü samimi geldi bana yazar :) Okudukça kendi ismimmiş gibi geldi :) Şimdilerde artık rahmetli olmuş, ruhu şad olsun. Bir gün sahafları gezerken gözüme ilişir umarım, okumak isterim... Teşekkürler paylaşım için :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynen beni de ismiyle çekmişti çok naif bir o kadar da güçlü bir isim. ve kesinlikle okumaya değer, umarım karşılaşırsınız :)

      Sil
  4. hımmm bunu okumadım amaaa bu yazar çok çok iyi söleyim bikaç romanını okudum, üçyirmidört saat, kurtlar felan, bu değişikmiş ivit :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aynen baya merak ettim diğer kitaplarını da ama kara borsaya düşmüş resmen :)

      Sil
  5. Güzele benziyor sanki , elimde milyon tane hiç başlanmamış en az 10 tane yarım kitap olunca listeye eklemeye bile korkuyorum o da ayru ama yine de içim gitmedi değil :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. uvv o yarımlar sonsuza kadar yarım olarak kalıyor bende. bi daha başlayamıyorum bi türlü.

      Sil

Blog / Site linki içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım: Zuri