KÜNYE:
Yazar: Orhan Pamuk
Yayınevi: Yapı Kredi
Yayınları
Sayfa
Sayısı: 195
Alıntılar:
- “O zaman sana babalık etmemiş” dedi
Kırmızı Saçlı Kadın. “Sen de kendine başka bir baba bul. Herkesin babası çoktur
bu ülkede. Devlet baba, Paşa baba, Mafya babası… Burada kimse babasız
yaşayamaz.”
- Uzun bir süre kimseyle konuşmadım;
içime döndüm. Dünya ile arama uzaklık koydum. Dünya güzeldi, içim de güzel
olsun istedim.
- Kuvvetli, kararlı bir babamız olsun,
bize neyi yapıp neyi yapamayacağımızı söylesin isteriz. Niye? Neyi yapıp neyi
yapamayacağımıza, neyin ahlaklı ve doğru, neyin ise günah ve yanlış olduğuna
karar vermek zor olduğu için mi? Yoksa suçlu ve günahkar olmadığımızı işitmeye
her zaman ihtiyaç duyduğumuz için mi? Bir baba ihtiyacı her zaman mı vardır,
yoksa, kafamız karıştığı, dünyamız dağıldığı, ruhumuz daraldığı vakit mi
isteriz babayı?
- Çünkü eski masal ve efsanelerdeki
şeyler en sonunda gelir başınıza. Ne kadar çok okur, efsanelere ne kadar çok
inanırsanız, o kadar çok gelir. Zaten dinlediğin hikaye başına geleceği için
ona efsane dersin.
- Erkeklerin gururunu, zayıflığını ve
kanlarındaki bireyciliği otuz beşime gelmeden öğrenmiştim artık. Babalarını da,
oğullarını da öldürebileceklerini biliyordum. Babalar oğullarını da öldürse,
oğullar babalarını da öldürse erkeklere kahraman olmak, bana da ağlamak
kalıyordu yalnızca.
Ben Ne Düşünüyorum?
Kasvetli,
masalsı, bir o kadar da gerçek…
Okuduğum ilk Orhan Pamuk kitabı, Kırmızı
Saçlı Kadın oldu. Bu zamana kadar, ilkel bir önyargıyla böyle bir yazardan
nasıl mahrum kaldım kendime inanamıyorum. Birinin siyasi düşüncelerini
onaylarsınız ya da onaylamazsınız; fakat edebiyat bambaşka bir dünya. Orada
kendinize katacak bir şeyler her zaman vardır.
Kitap her ne kadar bir aşk kitabı gibi
görünse de, aslında aşktan ziyade babalar ve oğulların sonu gelmez mücadelesini
ele almış. Bunu yaparken de Sophokles’in Kral Oidipus’unu (babayı öldürmek) ve
Firdevsî’nin Rüstem ile Sührab’ını (oğulu öldürmek) referans almış.
Kitapta kahramanımız (Cem), eski usul
kuyu kazan Mahmut Usta’ya çıraklık yapmaya başlıyor. Kuyuda kazılan her bir
metre, sanki içlerinde kazılıyor gibi her geçen gün kendilerini keşfetmeye,
korkularıyla yüzleşmeye maruz kalıyorlar. Mahmut Usta, efsaneler anlatmaya
bayılıyor. Zamanla usta-çırak, baba-oğul gibi oluyorlar. Bu sırada bir efsane
anlatıcısı da kasabadaki küçük tiyatro çadırında var. Bu efsaneler hayatlarını küçük küçük etkilemeye başlıyor. Ve zamanla, belki de
aslında baştan beri, Kral Oidipus ve Rüstem ile Sührab’a takıntılı hale geliyor
Cem.
Anlatılan efsanelerin kasveti, kitap
boyunca sizi sarıyor. Sanırım bir “oğul” olsaydım çok daha fazla etkilenebilirdim
:) Bir süre efsane dinlemekten korkar hale gelebilirsiniz :)
Efsanevi tarafının yanında, kitabın öyle
gerçekçi bir havası da var ki, Hasan Ali Toptaş’ın Kuşlar Yasına Gider’ini
okuduktan sonra her hikayenin yazarın hayatı olmadığına ikna olmasam Pamuk’u
baya bir sorgulamayı düşünürdüm. :)
Baba-oğul mücadelesini 8 yaşımdayken
sıra arkadaşımın ağabeyinin babasını öldürmesiyle tanımış olan ben, bu konunun
temellerini düşünmeyi sevdim ve bahsi geçen efsanelere de baya merak saldım diyebilirim.
Cinsiyetçilikten hoşlanmasam da, umumiyetle erkekler kendi aralarında bir savaş
veriyor ve sonunda “bir kucak korla”* kalan yine kadınlar oluyor sanırım.
Bir gün bir kitap yazacak olsam, galiba
tam da böyle bir şey yazmak isterdim. Okuyucuyu hayalle gerçek arası bir dünyaya
atıp kendileriyle baş başa bırakır ve onlara yıllarca unutamayacakları bir okuma
deneyimi sunmak isterdim.
Fakat gerçekten efsaneler hayatımızı
etkiliyor mu dersiniz? Efsanelerin her zaman tutacak popülaritesi bize kendimizle
ilgili bir şeyler söylüyor olabilir mi? Habil ile Kabil’in hikayesi gibi Rüstem
ile Sührab da nesiller boyu bitmeyecek bir savaşın başlangıcı olabilir mi
acaba?
Puanlama:
-Kapak Tasarımı: 5/5 (%5):
Tam
puan!
-İsim – Kitap Uyumu: 5/5 (%5):
Oğullar
ve Rencide Ruhlar da olabilirmiş :D
-Özgün Konu – Özgün Anlatım: 5/5 (%30)
Hayatımda
okuduğum en özgün anlatımlardan biri diyebilirim.
-Yazarın Dili: 5/5 (%30)
Efsanevi.
Sizi alıp götürüyor ve kitabı çabuk bitmesin diye elinizden kazıyarak bırakmak zorunda kalıyorsunuz.
Bu
kitaptan etkilenmeyecek bir insan tanımıyorum. Gerçi kitapta anlatılan onca şeyi
görmeyip işi ensestliğe falan getirenler olmuş ama onlara da yuh diyorum artık
bu kitaptan çıkardığınız şey bu mu gerçekten?
Kitabın Puanı: 5 / 5
*Suzan Defter - Ayfer Tunç
Bahsettiğin önyargıdan bende de var ama son zamanlarda önyargılarımı yıkmaya çalışıyorum, özellikle kitap ve yazarlar konusunda. Yorumunla birlikte Orhan Pamuk okumanın benim için de vaktinin geldiğini bir kez daha kendime hatırlatmış oldum Poşet :')
YanıtlaSilKırmızı Saçlı Kadınla başlayabilirsin o zaman okumaya :)
SilKırmızı Saçlı Kadın, Orhan Pamuk kitaplarına başlamak için en doğru seçim galiba :) Benimde okuduğum ikinci kitabı olmuştu ve bu yazara önyargılı yaklaşmayın :)))
YanıtlaSilben de güzel bi başlangıç yaptığımızı düşünüyorum devamı gelecek :)
Silokumadığım bir Pamuk kitabı, her şeye rağmen adam iyi yazıyor kabul etmek lazım.
YanıtlaSiltavsiye ediyorum o zaman pişman olmayacaksın :)
SilOrhan Pamuk'a karşı ön yargım yok. Yıllar önce Masumiyet Müzesi'ni okumuştum ama pek sevmemiştim. Okuduğum yorumlara göre yazarı tam yansıtan bir kitap değilmiş. elimde Benim Adım Kırmızı var. Eğer onu seversem diğer kitaplarını da okumak isterim çünkü yorumun çok iyi. bu kitabı da aklıma yazıyorum.
YanıtlaSilyaa bundan sonra masumiyet müzesiyle devam etmek istiyordum pamuk'a şimdi bilemedim. ama bu kitabı seveceğine inanıyorum :)
SilYazardan henüz sadece Masumiyet Müzesi'ni okudum ama eski kitaplarına öncelik vermeyi düşünüyorum, bakalım :))
YanıtlaSilmasumiyet müzesini yıllardır merak ediyorum ama bir türlü cesaret edip okuyamadım, bundan sonra düşüneceğim ciddi ciddi :)
SilHarika bir yorum olmuş. Emeğine sağlık :))
YanıtlaSilteşekkürlerr :)
Silseverim Pamuk'u ama bu kitabını henüz okumadım :)
YanıtlaSiltavsiye ediyorum o zaman :)
Silhımm sevmişsin ya bu yazara alışamadım yaaa, iki kitabını okudum, cevdet bey bi de neydi unuttum, romanlarına giremedim ama anı denemelerini filan seviyom :)
YanıtlaSilmm bunu seversin bence deep bi dene :)
SilOrhan Pamuk'u önyargıdan uzak yılllaaaar yılllaaaar önce okumuştum, 'Benim Adım Kırmızı' ilk çıktığı yıllarda 'KIRMIZI' sevdamla okumuştum :) Hala vazgeçemediğim ve 'kafamda' taşıdığım 'kırmızı' sevdam ;)
YanıtlaSilAncak kitap ve dili çok güzel olsa da Orhan Pamuk'un betimlemeleri maalesef beni benden alıyor. Bana göre 'çok' uzun. Bu kitabı nasıldır bilemem ama o kitapta bir tabloyu kaç sayfada anlatmıştı da artık sonlara doğru sayfa çevirmek zorunda kalmıştım hatırlamıyorum. Betimleme gerekliliğiyle ders sıkıcılığı arasındaki sınırı aşıyordu bana göre :) Ama beğenmene sevindim! Kesinlikle edebiyat/sanat yapanın özelliklerinden bağımsız olmalı!
Kitabın yorumunu okumamıştım. Sayende öğrenmiş oldum ;)
Bu arada tekrar hoşgeldin hışırım :) Lütfen yine gitme ❤
Sevgiler ❤
Kırmızı saçlı kadında öyle rahatsız edici uzun betimlemeler yoktu zaten ince bir kitap, tavsiye ederim :) hoşbuldummm özledim sizi :*
SilGeçen günlerde bir arkadaş tavsiyesi ile almıştım kitabı , senin yorumunu da okuyunca daha da bir meraklandım. En kısa sürede mutlaka bende okuyacağımm :)
YanıtlaSilumarım seversin, son zamanlarda kitap önerisi isteyen herkese bu kitabı tavsiye ediyorum :)
Sil