2015’İN EN'LERİ !

Bi Poşet Kitap | 18:57 |
Merhaba!

Bu yazımda, 2015’te okuduğum en güzel kitapları kategorilendirerek, tanıtım yazılarına da yer vererek bir liste yapmaya çalıştım. Düşündüm ki okumak isteyenler için de bir fikir olur, hoşuna gidenleri listelerine eklerler, belki de yeni kitapları tanımalarına vesile olur. Başlayalım o halde :)

En İyi Öykü: Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ve Bir Yüreğin Ölümü – Stefan Zweig
Bu kitap her zaman unutamayacaklarım arasında yerini alacak. Uzun zaman önce okumuş olmama rağmen hala ara sıra altını çizdiğim satırlara göz gezdiririm. Stefan Zweig sevenlere ya da keşfetmek isteyenlere kesinlikle tavsiye ederim. Kendisi adını yazıp kitap diye basmış olsa alıp okuyacağım bir yazardır.
Tanıtım Yazısı:

Stefan Zweig'ın psikolojiye ve Sigmund Freud'un öğretisine duyduğu ilgiyi yansıtan Bir Kadının Yaşamından 24 Saat ve Bir Yüreğin Ölümü adlı yapıtlarını bir araya getirdiğimiz bu kitap, yazarın öykü sanatındaki olağanüstü becerisini gözler önüne seriyor. İnsan ruhunun en karmaşık duygularından biri olan tutkuyu olanca canlılığıyla dile getiren öyküler bunlar. Bir Kadının Yaşamından 24 Saat, duygularının peşinden korkusuzca giden bir kadının apansız yön değiştiren yaşamını konu ediniyor. Bir Yüreğin Ölümü ise, ruh ikizini Lev Tolstoy'un unutulmaz kahramanı İvan İlyiç'te bulduğumuz yaşlı bir adamın ailesinden ve yaşamdan uzaklaşmasını öykülüyor.

Düşsel ve tarihsel karakterler üzerine yazdığı biyografilerinde olduğu kadar öykülerinde de karakterlerini kendine özgü derin, incelikli ruh çözümlemeleriyle betimleyen Zweig'ın bu kitapta buluşturduğumuz iki uzun öyküsü, edebiyat tarihinde Freud'un çözümlediği yapıtlar arasında yer alıyor.

En İyi Yaşam Öyküsü: Hepimiz  - Kim Noble
Daha önce şu yazımda da bu kitaptan bahsetmiştim. Çoğul kişilik bozukluğuyla yaşayan bir kadının kendi dilinden yaşam öyküsü bu kitap.. Konuya ilgi duyanlar için kesinlikle tavsiyemdir.
Tanıtım Yazısı:

Kim Noble yetenekli bir ressam ve 14 yaşında bir kız çocuğunun annesi. Hayat dolu ve cıvıl cıvıl bir kadın. Onunla tanıştığınızda bir sorun olduğunu anlayamazsınız. Ancak onun bir sorunu var.Hangi açıdan bakılırsa baksın aslında Kim Noble diye birisi yok.
Üçüncü yaş gününden bir süre önce sürekli ve dehşet verici tacizler sonrasında Kim Noble'ın zihni sert bir zemine düşürülen bir cam parçası gibi paramparça oldu. Her bir parça ya da kırık yepyeni bir zihin haline dönüştü her biri kar tanecikleri gibi farklı bir kişilik edindi ve Kim'in dünyadaki yerini almaya çalıştı.

Kim Noble 'çok kişilikli'. Bir başka deyişle 'Çoklu Kişilik Bozukluğu' var. Bedeni aralarında sadece Latince konuşan ufak bir oğlan çocuğunun homoseksüel bir adamın ve anoreksik bir ergenin de bulunduğu farklı kişiliklere ev sahipliği yapıyor. Bazıları onun bedeniyle birlikte yaşlanıyor bazılanysa zamanda donup kalmış.
Büyük bir cesaretle yazılmış bu anı romanı okuyucuyu gerçekliği çok farklı olan bir kadının dünyasına götürüyor. Hayatını anlamlı kılma ve çok sevdiği çocuğunu geri kazanma savaşı hem şok edici hem de zaman zaman komik ve ilham verici.


En İyi Dönem Kitabı: Çizgili Pijamalı Çocuk – John Boyne
İçerisinde Hitler döneminin Almanyasında arkadaş olmuş bir Yahudi ve bir Alman çocuğunun hikayesi var. Ve hala düşündüğümde kalbimi paramparça eden bir kurguya sahip.

Tanıtım Yazısı:
Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız. Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız.

En İyi Bilimkurgu:  Marslı – Andy Weir
Goodreads için 2014’ün en’i olabilir ama benim için 2015’in :) Çünkü ben anca okudum ve bayıldım. Bir yandan kahkahalarla gülüp kimi zamansa heyecandan yerimde duramayıp, baş karakter Mark Watney’e ve zekasına hayran olduğum kitap. Bazıları çok fazla bilimsel terim geçtiği için eleştirmiş ve sevmemiş ama bence onlar olmasaydı kitap gerçekçiliğini kaybederdi. Hala okumayan varsa lütfen okusun :)
Tanıtım Yazısı:
Goodreads okurlarına göre 2014'Ün En İyİ Bİlİmkurgu ROMANI! Altı gün önce, Mark Watney Mars'a ayak basan ilk insanlardan biriydi. Şimdi ise, orada ölmesi neredeyse kesin.
"Çok uzun zamandan beri okuduğum en iyi kitap. Zeki, eğlenceli ve gerilim dolu. Marslı, bir romandan isteyebileceğiniz her şeye sahip." -Hugh Howey, Wool serisinin yazarı-
"Sürükleyici… Defoe'nun Robinson Crusoe'su sanki daha zeki biri tarafından yazılmış gibi." -Larry Niven, Hugo, Nebula ve Locus ödüllü Halka Dünya romanının yazarı-
"Bu kitap tam da benim gibi okuyucuların seveceği türden." -John Scalzi, Yaşlı Adamın Savaşı serisinin Hugo ve Locus ödüllü yazarı-
"Andy Weir'in yazdığı Marslı şimdiye kadar okuduğum en iyi bilimsel bilimkurgu romanı. Bu romanı -başka bir kitap hakkında hiç böyle bir şey söylemedim- edebi anlamda da elden bırakmak mümkün değil."  -Dan Simmons, Hugo ödüllü Hyperion serisinin yazarı-
"Marslı aklımı başımdan aldı!" -Ernest Cline, Başlat romanının yazarı-
"Aksiyon ve uzay macerasının kusursuz bir karışımı." -Library Journal-

En İyi Gençlik Kitabı: Her Gün – David Levithan
Bu da daha önce bahsettiğim kitaplardan. Ayrıntılı yazısına şuradan ulaşabilirsiniz. Kitap sadece konusuyla bile kendini okutacak cinsten. Nitekim ben baş karakter A’yı da çok sevdim ve hala özlüyorum.
Tanıtım Yazısı:

Her gün farklı bedende. Her gün farklı hayatta. Her gün aynı kıza âşık.

Uyandım. Anında kim olduğumu anlamam gerekti. Mesele sadece bedenim de değil… gözlerimi açtığımda kolumun renginin açık mı koyu mu olduğu, saçımın uzun mu kısa mı olduğu, şişman mı zayıf mı olduğum, kız mı erkek mi olduğum, yara bere içinde mi yoksa pürüzsüz mü olduğum… Her sabah farklı bir bedende uyanıyorsanız, vücut en kolay alışılan şey. Kavraması güç olabilen ise bedenin önceden yaşamış olduğu hayat. Her gün başka biriyim. Ben, kendimim; kendim olduğumu biliyorum ama ayrıca başka biriyim de. Hep böyle olageldi.
"Yepyeni, eşsiz, komik ve canınızı acıtacak kadar dürüst. Levithan, insanın kendisi gibi hissedememesi ve nereye ait olduğunu bilememesine dair ikilemi müthiş bir şekilde kaleme almış. Bu kitabı okumakla kalmadım, âdeta içime çektim." -Jodi Picoult, #1 New York Times çoksatan yazarı-

"Levithan, okuyucuları ele geçirecek, karşı konulmaz bir eser yaratmış… Her Gün, bir üslup denemesi ve hayal gücü deneyi…" -Booklist-
A'nın arkadaşı yok. Ebeveyni yok. Ailesi yok. Mülkü yok. Evi bile yok. Çünkü her gün başka birinin bedeninde uyanıyor. Her sabah farklı bir yatak. Farklı bir oda. Farklı bir ev. Farklı bir hayat.

Rhiannon'la tanıştığı anda ona âşık olan A için, gece çöktüğünde her şey sona ermiştir. Çünkü hiçbir zaman bir insanın bedenine ikinci kez girememektedir. Ancak A, genç kızı aklından çıkaramayınca ve Rhiannon onun yaşama sebebi haline gelince her gün, farklı hayatlar yaşamış farklı bedenlerde ona geri dönmeye çalışacaktır. Bir de onu aşkına inandırmaya…

En İyi Seri: Harry Potter – J.K. Rowling

Kaç yıllık kitabı 2015’te okumuş diyebilirsiniz evet ve biliyorum bu benim ayıbım. ( daha hepsini de bitirmiş değilim üstelik) Ama geç okumak bir yandan da iyi bir şey. Bu güzelliğin tadına şimdi varıyorum çünkü. Bunun için tanıtım yazısı vermeye gerek yok diye düşünüyorum zaten herkes az çok biliyor.

En İyi Türk Kadın Yazar: Suzan Defter – Ayfer Tunç
Evet ben en iyi Türk kadın yazar ödülü verecek olsam Suzan Defter’le Ayfer Tunç’a verirdim. Kendisi bu yıl keşfettiğim ve çok sevdiğim yazarlarda. Bu kitaptan sonra Dünya Ağrısı adlı kitabını da okumuştum. O da çok sevdiğim kitaplardan biri oldu (ruh tahlilleri okumayı sevmeyenler bu kitaptan hoşlanmayacaktır, Tutunamayanlar tarzı kitapları seviyorsanız ise önerimdir)  ama Suzan Defter’in yeri ayrı. Aynı zamanlarda günlük tutmaya başlayan bir kadın ve bir adamın öyküsü var Suzan Defter’de. Öyle ki kitabın sağ tarafında kadının yazdıkları, sol tarafında ise adamın yazdıkları mevcut. Bunu bilmeden okursanız tuhaf bulabilirsiniz :D
Tanıtım Yazısı:

"İnsan gençliğini aşka vermezse, gençlik ne işe yarar?"
"Ama kaybeden sonunda siz olmuşsunuz."

"Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?"
"Ama bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz."

"İyi ya boş değildi kucağım."

"Ama yandınız, kül oldunuz."
"Ama vardım, kül bunun kanıtı."

12 Eylül'ün gölgesinde boğulan bir aşk hikâyesi... Yaşamın kıyısında seyirci olmaktan öteye gidememiş bir erkek... Birbirinin ışığıyla kamaşan iki ayna arasında parçalanan bir kadın... Başkasının gözünde nasıl göründüğünü, iki günlük üzerinden anlatan deneysel bir çalışma. Modern zamanların karmaşık insanlık halleri Ayfer Tunç'un usta kaleminden unutulmaz bir edebiyat şölenine dönüşüyor.

En İyi Yabancı Kadın Yazar: Sana Gül Bahçesi Vadetmedim – Joanne Greenberg
İsmini her gördüğümde şiddetle merak edip ancak bu yıl okuyabildiğim bir kitap. Hayli uzun bir sürede okudum kolay okunan bir kitap değil belki ama harika bir kitap olduğunu düşünüyorum. Olaylar bir akıl hastanesinde geçiyor ve bir doktorla hastasının diyalogları yer alıyor çokça. Yazar kendi yaşadıklarından hareketle yazmış bu kitabı, söz konusu yaşanmışlıklar olunca kitabın değeri benim gözümde daha da artıyor.
Tanıtım Yazısı:

'Sana Gül Bahçesi Vadetmedim', deliliğin, resmi tanımıyla akıl hastalığının öyküsü: Deborah kimlik kavramını yitirip içine kapanmış, zengin düşlemi ve mizah duygusuyla yarattığı kendi düşsel dünyasına sağımıştır. İki dünyanın çatışmaya başlaması, Deborah'ın akıl hastanesine 'düşme'sine neden olur. Bundan sonra hastaneleri, doktorları vb. kurumlarıyla toplumun 'kurtarma operasyonu' başlar. Greenberg'in kendi yaşamından yola çıkarak yazdığı bu kitap, 'akıl hastalarının gizleri' üzerine pek çok ipucu taşırken, toplumun yerleşik değer yargılarına çarpıcı bir eleştiri de getiriyor, böylece normal kavramını sorgulamaya götürüyor bizi.

En İyi Erkek Yazar: Kağıt Ev - Carlos Maria Dominguez
Kitap aşıkları bu kitabı kesinlikle okumalı! Bir kitap başımıza ne işler açabilirin öyküsü bu. İncecik ama kendini defalarca okutacak bir kitap. İlk cümleden itibaren kendinizi olayların tam ortasında buluyorsunuz.
Tanıtım Yazısı:

Bazı insanlar kitap okumaz, bazıları okur ve kimileriyse okumakla kalmayıp onlarla birlikte yaşar. Kâğıt Ev, işte bu kitap tutkunlarından Carlos Brauer'in ve onun -bir edebiyat profesörü olan- Bruma Lennon'la olan gizemli ilişkisinin, bu ilişkinin gün yüzüne çıkmasına neden olan bir Joseph Conrad cildinin, kitap ve okuma aşkıyla dolu yaşamların hikâyesi...

Arjantinli yazar Carlos Maria Dominguez'in, yayımlandığı her ülkede büyük ilgi uyandıran novellasını Seda Ersavcı İspanyolca aslından çevirdi. Peter Sis'in çizimleri ve Cem Ersavcı'nın kapak fotoğrafıyla, kalın ciltlerin arasında saklanacak bir mücevher...

En İyi Popüler Kitap: Kitap Hırsızı – Markus Zusak
Yine Hitler dönemi Almanyasını anlatan bir kitap; fakat bu sefer olayları bambaşka birinin ağzından, ölüm meleğinden dinliyoruz. Kitabın üslubu başlarda garip geliyor ama alıştıkça elinizden bırakamıyorsunuz. Zaten yazar öyle bir nakletmiş ki olayları, siz de kahramanlarla birlikte her şeyi yaşıyorsunuz.
Tanıtım Yazısı:

"Yılın en çok beklenen kitabı. Olağanüstü… gerçekten muhteşem!" -Publishers Weekly-
"Merak uyandıran, hayat dolu ve son derece ustalıkla yazılmış, nefes kesen bir roman; aynı zamanda harikulade ve sürükleyici." -The Guardian-

Ödüllü yazar Markus Zusak'ın akıllara kazınacak kadar etkileyici ve şiirsel bir dille yazdığı bu roman, okuyucuya sunulan benzersiz bir hediye gibi…
"Hayatınızı böylesine derinden etkileyen başka bir kitaba daha rastlamamışsınızdır. Muhteşem!”- GoodReads-

"Bu unutulmaz hikâye kalbinizi çalacak!" -The New York Times-
"Güzel, felsefi bir yanı da bulunan sürükleyici bir roman...

Herkes okumalı!" -Kirkus Reviews-

"Markus Zusak, zorlu bir konuyu ustalıkla anlatarak gerçek bir başarı yakalamış. Olağanüstü… tek kelimeyle harika bir kitap." -The Wall Street Journal-

En Çarpıcı Kitap: Uyku – Haruki Murakami
Daha önce yaptığım ayrıntılı yorumuma şuradan ulaşabilirsiniz. Önceden de dediğim gibi ya çok seveceğiniz ya da hiç sevmeyeceğiniz bir kitap. Sizi günlerce uykusuz bırakabilir, hunharca Anna Karenina okumak isteyebilirsiniz ve daha birçok şey.. Murakami sevenlere ya da tanımak isteyenlere harika bir koleksiyonluk kitap.
Tanıtım Yazısı:

Haruki Murakami'den tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz, her okumada yeni keşifler vaat eden sarsıcı bir anlatı…
Uyuyamıyorum. Tam on yedi gün oldu. On yedi gündüz ve on yedi gece. Çok uzun bir zaman. Artık uykunun nasıl bir şey olduğunu bile tam olarak anımsayamıyorum…

Gözlerimi kapatmayı denedim. Sonra uyumanın nasıl bir his olduğunu hatırlamaya çalıştım. Fakat orada yalnızca uykuya yer olmayan zifiri bir karanlık vardı. Bu, zihnimde ölümü çağrıştırdı. Ölecek miyim acaba, diye geçirdim İçimden. Eğer bu şekilde ölüp gidersem, benim yaşamımın anlamı ne olacak?
Uykuları çalınmış bir kadının öyküsü…

Haruki Murakami'den tekrar tekrar okumak isteyeceğiniz, her okumada yeni keşifler vaat eden sarsıcı bir anlatı…

En İyi Kişisel Gelişim Kitabı: Martı Jonathan Livingston – Richard Bach
Bu  kitap kimilerine göre çocuk kitabı olabilir evet; fakat bana göre tam bir kişisel gelişim kitabı. Üstelik de oldukça sürükleyici ve birçok kişisel gelişim amaçlı yazılan kitaba göre çok daha harekete geçirici.  Sadece doymak için uçan martılardan mı olacaksınız yoksa hayallerine kavuşan martılardan mı, okuyun ve sorgulayın.
Tanıtım Yazısı:

Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı.
Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.

En İyi Roman: Middlesex - Jeffrey Eugenides
Yıllarca kadın/erkek olarak yaşayıp bir günde aslında kadın/erkek olmadığınızı öğrenseniz ne yapardınız?  Yetiştirilme tarzı mı, yoksa genetik faktörler miydi bize cinsiyetimizi veren? İşte tam olarak bunları sorgulatıyor bizlere. Yazarı Yunan olduğu için çokça da Türk ve Müslüman karşıtlığını görebilirsiniz. Fakat bu güzel hikaye için onlara da göğüs germeniz gerekecek. 21. Yüzyılın en iyi 12 romanından biri seçilmiş, bence buna değer.
Tanıtım Yazısı:

Ben iki kez doğdum: İlkinde 1960 yılının Ocak ayında, Detroit için inanılmaz derecede dumansız bir günde kız olarak ve daha sonra tekrar 1974 yılının Ağustos ayında Petoskey'de bir acil kliniğinde, ama bu defa ergenlik çağında bir delikanlı olarak.
Bu cümleyle başlıyor, içinde bulunduğumuz yüzyılın en büyük romanların biri olarak gösterilen Middlesex. Kuşaklar boyunca ondan ona geçip sonunda küçük bir kızın, Calliope Stephanides'in bedeninde çiçeklenen bozuk bir genin hikayesi bu. Genin yolculuğunun sonlandığı yerde, Calliope'nin kendi yolculuğu başlıyor, karşısında ise o yaman soru: Bizi biz yapan şey nedir; genlerimiz mi, seçimlerimiz mi? Ve böylece dinlemeye başlıyoruz Stephanides ailesinin Osmanlı Bursası'ndan Henry Ford'un Detroit'ine uzanan, çağın tüm gelgitlerinden nasibini almış seksen yıllık büyüleyici öyküsünü. Koza Han, İzmir yangını, hayalleri taşıyan dökük gemiler, fabrika dumanları altında kıpırdanan Detroit, içki yasağı, ayaklanmalar, onca hayal kırıklığına rağmen tükenmeyen olasılıklar… Sonunda birleşip Calliope Stephanides'i oluşturacak tüm parçalar.

Eugenides dokuz yılda yazdığı Middlesex'te üç kuşak ve iki kıtaya yayılmış bir aile hikâyesini tabulara ve dogmalara alaycı bir dille karşı çıkarak, inanılmaz bir akıcılıkla anlatıyor. Bugüne kadar 35 dilde yayımlanan ve üç milyonun üstünde okura ulaşan Middlesex, bir modern zamanlar destanı. Ve tüm destanlar gibi, kahramanlarının hikayesinden çok daha fazlasını söylüyor bize.

En İyi Çocuk Psikolojisi Kitabı: Babaya Mektup – Franz Kafka
“Ne? Çocuk psikolojisi mii?” diyebilirsiniz evet haklısınız. Hiçbir yerde bu kitabın çocuk psikolojisi kategorisine girdiğini sanmıyorum; fakat benim için tam olarak öyleydi. Bir çocuğun hareketlerinizden, söylediklerinizden, yaşadıklarından ne kadar etkilendiğini gösteren, anne olduğumda da defalarca okumayı düşündüğüm bir kitap. Ayrıca Kafka’nın eşsiz üslubu ve hikayesi de giriyor işin içine tabii.

Tanıtım Yazısı:
"Çok sevgili baba,

Geçenlerde bir kez, senden korktuğumu öne sürmemin nedenini sormuştun. Genellikle olduğu gibi, verecek hiçbir cevap bulamadım, kısmen tam da sana karşı duyduğum bu korku yüzünden, kısmen de bu korkuyu gerekçelendirmek üzere, konuşurken toparlayabileceğimden çok daha fazla ayrıntı gerektiği için..."

Franz Kafka, 1919'da dinlenmek üzere gittiği Schelesen'de Julie Wohryzek adında bir kızla tanışıp nişanlandı. Aynı yıl kaleme aldığı Babaya Mektup, yazarın bu nişana karşı çıkan babası Hermann Kafka'ya yanıtıdır. Kafka'nın yayınlamak amacıyla değil, babasıyla ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirmek için yazdığı, ama hiç göndermediği bu mektup, hem Kafka'nın yaşamöyküsüne açıklıklar getirmesi, hem de kimi izleklerinin ipuçlarını barındırması açısından büyük önem taşır. Kafka'nın tüm yapıtlarının günümüze ulaşmasını sağlayan Max Brod'un gün ışığına çıkardığı ve yazarın toplu yapıtları arasında yer açtığı Babaya Mektup'u, okuru bilgilendiren ayrıntılı notlar eşliğinde, Cemal Ener'in çevirisiyle yayınlıyoruz.

En Kolay Okunan Kitap: Çavdar Tarlasında Çocuklar – J. D. Salinger
Holden adında bir ergenin hayatına konuk oluyoruz bu kez. Fazlasıyla umursamaz bir çocuk ve hikaye onun ağzından olduğu için çokça da argo içerebilir. Ben kitabı çok eğlenerek ve severek okudum. Okudukça o kayıtsız çocuğun bile içinde neler neler olduğunu görüyorsunuz. Özellikle de kitabın adının nerden geldiğini gördüğüm bölümde fazlasıyla etkilenmiştim. Ah be Holden, seni de özlüyorum!

Tanıtım Yazısı:
Pek çok insanın hakkında konuştuğum için üzgünüm. Bildiğim tek şey; size anlattığım herkesi biraz özlüyorum. Bizim Stradlater'ı ve Ackley'i bile, sözgelimi. Sanırım o lanet Maurice'i bile özlüyorum. Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.
Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger'ın tek romanı. Ergenlik çağının içinde, yetişkin dünyanın düzenine karşı isyankar bir çocuğun, bir Noel öncesi başına gelenler... Bu sürecin bir psikiyatri kliniğinde noktalanışı. Holden Caulfield'in masumiyet arayışının iç burkucu romanı. Belki de Salinger'ın.

1993'te Franny ve Zoey ile Dokuz Öykü adlı kitaplarını yayımladığımız Salinger, 1963'ten bu yana yeni bir yapıt yayımlamamasına ve neredeyse efsane haline gelmiş bir gizlilik içinde yaşamasına karşın, dünya edebiyat gündemindeki yerini hep koruyor.

En Çok Güldüğüm Kitap:  Alper Kamu Cehennem Çiçeği – Alper Canıgüz
Evet beni en çok güldüren ve şu stresli zamanıma fazlaca iyi gelen kitap bu oldu. Daha geçenlerde bahsetmiş bulunduğumdan ayrıntıya girmeyeceğim, merak edenler için tık :)

Tanıtım Yazısı:
"Bilirsiniz, insanlar doğar, ölür ve sonra büyür."

Dünyanın en küçük dedektifi geri döndü.
Alper Kamu 9 yıl sonra, hâlâ 5 yaşında.

Alper Canıgüz'ün eşsiz kahramanı Alper Kamu'yla birlikte her türlü şiddetin hüküm sürdüğü bir atmosferde, kırık hayatların, küllenmiş aşkların ve daha nice esrarın peşinde kara mizahla yüklü yeni bir yolculuğa çıkıyoruz.
Kahramanımız, bu kez bir çocuğun ölümü ve eski bir aşk hikayesinin ardındaki gerçekleri ortaya çıkarmak için uğraşırken, "İnsanlığa dair kavrayışımızı biraz daha ileri götürmeyecekse bir cinayeti çözmenin ne anlamı var ki?" diyen bir dedektife yakışacak şekilde, adalet kavramımızı sorguluyor.

Alper Kamu Cehennem Çiçeği; ilk üç romanıyla edebiyatımızda kendine özgü ayrıcalıklı bir yer edinen Alper Canıgüz'den kahkaha ve gözyaşının iç içe geçtiği büyülü bir serüven.

En İyi Keşfim: Körler Ülkesi – H.G. Wells
Bu da incelemesini yeni yaptığım kitaplardan. Çokça düşündüren kısacık bir hikaye. Ayrıntılı inceleme için buyrun :)

Tanıtım Yazısı:
And Dağları'nın vahşi çorak topraklarında insanların dünyasından elini eteğini çekmiş bir vadi uzanır. Ancak korkunç boğazlar ve buz kaplı bir geçit aşıldıktan sonra ulaşılabilen Körler Ülkesi'dir burası. Vadiyi on yedi gün boyunca karanlığa gömecek bir yanardağ patlamasının ardından, vakti zamanında İspanyol zulmünden kaçarak vadiye sığınmış ve körlük belasıyla cebelleşen insanların dünyayla bağlantısı kopmuştur. Körlüğe derman bulmak için köyden ayrılmış ve koca dünyada mahsur kalmış bir adamın anlattıklarıyla bir efsane olarak varlığını sürdürür Körler Ülkesi. Ta ki Nunez adında genç bir dağcı elim bir kazayla vadide hapsoluncaya kadar...

H. G. Wells'in bu meşhur öyküsüne İspanyol çizer Elena Ferrándiz'in muhteşem resimleri eşlik ediyor.
"… Ann Veronica, Zaman Makinesi, Körler Ülkesi… bunlar Wells'in çağdaşlarının üretebileceğinden çok daha iyi hikayeler." -Vladimir Nabokov-

"Wells'i yüzyılın başında keşfettiğime çok üzgünüm. Keşke o baş döndüren, kimi zaman da dehşetli mutluluğu hissetmek için onu bugün keşfedebilseydim." -Jorge Luis Borges-

Tüm Zamanların En İyisi:  Küçük Prens -Antoine de Saint-Exupery
Bu kitabı ilk ne zaman okuduğumu hatırlamıyorum ama bu yıl da defalarca ve dafalarca okudum. Ayrıca buna yer vermeseydim içim bir buruk olacaktı. Aranızda Küçük Prens sevmeyen var mı? :)

Tanıtım Yazısı:

"Hoşça git," dedi tilki. "Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez." Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: "Gerçeğin mayası gözle görülmez."

Bonus: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu – Stefan Zweig
Bu kitabı kesinlikle atlamak istemedim. Çünkü incecik bir kitap olmasına rağmen çok sevdiklerim arasındadır. Ee ne de olsa Zweig yazmış. Karakterlerin duygularını öyle güzel veriyor ki.. Kitabı bitirdiğinizde feminist damarlarınız atabilir :)

Tanıtım Yazısı:

Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda "mutlak aşk" kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal!

İşte benim 2015’teki En’lerim bunlar oldu. Sizin aralarından okuduklarınız var mı? Benimle aynı duyguları mı paylaşıyorsunuz yoksa hiç de sevmediniz mi?

Umarım 2016 daha çok “en” içeren bir yıl olur :)

72 yorum:

  1. Böyle bi post yazmakşa ne iyi yaptın ;)
    Notlar alındı.Okunacak kitaplar seçildi ;)

    YanıtlaSil
  2. bu post 2015'in değil tüm zamanların en itileri olamlı Küçük Prenste belirtdiğin gibi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de hepsini defalarca okuyabileceğimi düşünüyorum, ama 2015 de lafın gelişi işte :D

      Sil
  3. Ayma ama cok saglam bir liste olmuş :-) insanin kitap üstüne kitap alasi geliyo :D
    Stefan'cim alışveriş listesi yazsa okunur, oyle guvenirim kendisine :-)
    Cavdar tarlasinda çocuklar 1 yildir tam ortasinda bırakılmış olarak bekliyor :/
    Haruki murakami'nin 1q84'unu aldim ve ilk yuz sayfasına kadar dayanabildim.. onumuzdeki cok uzun bir sure kırılmaz ve yıkılmaz önyargılarimla yaklasacagim kendisine :/
    Marti jonathan, pijamali cocuk, sana gul bahcesi vadetmedim'i merak ediyorum ama kitap alirken aklima gelmiyor hic :D
    Kitap hırsızıni okumayi bi ara dusunuyordum, sonra kalınlığıni gorunce vazgectim :P
    Körler ülkesi'nin konusunun jose saramago'nun körlük kitabiyla dirsek temasi var gibi :) o da merak edilenlerden :-)
    Kucuk prens gec bulup cok sevdiklerimden.. ama bir küçük kara balık değil :D
    Kagit ev'in tanitimini sabitfikir'de görmüştüm.. senin listene girdiyse benimkine de girer :D
    Yazi da gecip laf etmediğim kitap kalmadiysa ben kacar :D
    Iyi okumalar!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ay sevmedin mi çavdar tarlasınıı :/ 1Q84'ü ben de çok merak ediyorum hala alamadım, kimden duysam yarım bırakmış :D kitap hırsızının kalınlığına bakma 1 günde bitiyor :) bunlar aradığımız yorumlar :D bayıldım cidden hepsine yorum yapmışsın ne güzell^^

      Sil
    2. Gelecek nesillere destan diye okutabiliriz bence :D
      Yazmadığım, yazamadigim yorumlarin yerine olsun :D hos yazsaydim da bu kadar uzun olurdu :P

      Sil
  4. Süper. Olmuş kitap zevklerimiz benziyor anlamış oldum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. huhhuu yaşasın o zaman sen de yorumlarsan güvenle satın alıp okuyabilirim kitaplarıı :)

      Sil
    2. Sevgili bi'ciğim istediğin o olsun yaparız ne olacak :)

      Sil
    3. bir "bi" olmadığım kalmıştı :D o da olsun hadi seni mi kırcam :D

      Sil
  5. Hıhı pastayı hak ettin sen kuzucuk,Zweig ve Ayfer Tunç favorim.Zweig'den Acımak ,Ayfer Tunç'tan da Bir Maniniz Yoksa da benim sana önerilerim.Tüm listeni çok beğendim,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yuppiii :) ikisi de merak ettiklerimdendi :) listeme ekliyorum hemen unutmak olmaz :)

      Sil
    2. Aahhhhh "Bir maniniz yoksa annemler size gelecek" benim de coook sevdigim kitaplar arasindadir:) Ama sen o 70'li zamanlari bilmezsin tabii, bilenler icin daha da anlamli bir kitap bence...insan bazi seyleri ve cocuklugunu hatirlayip duygulaniyor:)

      Sil
    3. Ayfercim Tunç yazdıysa severim be! :)

      Sil
  6. Harika bir liste bu 'bir poset kitapcik' :) (böyle rumuzlarla hitap etmek zorunda kalmak da hep bir garip gelir bana):)

    Bircogunu okudum ve cok severim...hele o pijamalai cocuk ve kitap hirsizi (filmleri de vardir onlarin ama kitaplari bir baska tabii ki).... 2 dünya savasiyla ilgili kitaplari cok sevdigim ve okudugum icin onlari özellikle cok sevmistim (piyanisti de okumalisin mutlaka..Anne Frank'i da bilirsin eminim)

    E Kücük Prens icin birsey demeye gerek yok zaten degil mi?:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bana kısaca "poşet" diyebilirsin :D "bim poşeti :D"
      çizgili pijamalı çocuk'un filmi güzeldi ama kitap hırsızının filmi beni sinir etti. kırpa kırpa bir şey kalmamış kitaptan. Anne Frank da kitaplığımda okunmayı bekliyor. Bi ara sardırmış sürekli o dönemin kitaplarını okuyordum bir kitap daha okusam kafayı yiyecektim erteledim onu :)

      Sil
    2. Ehu ehuu ben bi dedim sana artık senin adın bi, ver kulağını sesleneyim üç defa :) Bi'nin yaşamı:)

      Sil
    3. ahahah blog adını Bi'nin yaşamı mı yapsam napsam :D

      Sil
    4. isim teyzesi olayım bari :) olabilir :)

      Sil
  7. Suzan Defter'i ilk duyduğumda hemen bulup okumak istemiştim ama sonra çıkmış gitmiş aklımdan şimdi burada görünce tekrar düştü aklıma bir aranim bakim :) Kafka'nın bu kitabını ilk kez gördüm ve onun o sert ve zor hayat bakışında bir çocuğun nasıl çizildiğini çok merak ettim İlk fırsatta onu da bulup okumalıyım! Ve Küçük Prens bence de tüm zamanların en iyilerinden :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. umarım seversin Suzan Defter'i, ben birsürü satırın altını çizdim hala okurum. Kafka'yı tanımak için önemli bir kitap bence, Küçük Prensime ne denebilir ki başka :)

      Sil
  8. "Hepimiz - Kim Noble" tarzı kitap seviyorsanız ve okumadıysanız ben de "Sybil - Flora Rheta Schreiber"ı tavsiye ederim 16 kişiliğe sahip bir kadından bahsediyor. Ben çok sevmiştim. Ben de sizin tavsiyenizle "Hepimiz"i inceleyeceğim :) Teşekkürler süper yazı olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ayy Sybil'in kitabı mı varmışşş? filmini izleyip çok beğenmiştim hemen bakacağım kitaba da çok teşekkürler :) umarım sen de Hepimiz'i seversin :)

      Sil
  9. Martı Jonathan benim en sevdiğim kitaptır. Diğer insanlar çocuk kitabı olarak görür fakat yazdığınız gibi her yaştan insanın okuması gereken bir kitap.
    Güzel bir liste olmuş, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. asıl öğrendiklerimi çocuk kitaplarından öğreniyorum hala :) beğenmenize sevindim çok teşekkürler^^

      Sil
  10. Ben de blogunu en iyi kitap blogu seçiyorum öyleyse :)
    Harika bir liste olmuş, okuma iştahımı kabarttı doğrusu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. estağfurullah efendim :) hihih çok mutlu oldum öyle hissetmene :)

      Sil
  11. Ben 3-4 tane kadarını okumuşum bu kitapların. Tabii listede Martı'yı görünce zihnimde onu hemen birinci seçtim :) Gerçek bir "en" dir o... Çocuk kitabı olarak görene hiç denk gelmedim; ama halt etmiş onlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. belki diğerlerini de okuyup seversin^^ Martı'nın yeri ayrıdır ama ben daha çok Küçük Prenscilerdenim :D

      Sil

  12. Martı sadece 2015 değil tüm zamanların en sevdiğim kitabı.
    Marslı,Harry potter,küçük prens,çavdar tarlasında çocuklar,her gün bu yıl okuduğum kitaplardan.
    Marslı ve Hp en sevdiğim kitaplarım arasındada benim.
    Her gün ise sevmediğim bir kitap oldu çavdar tarlasında çocuklar kitabıda aynı şekilde.

    Kitap hırsızı geçen yılın favorileri arasındaydı,benim 2014 favoriler yazımda kendine yer bulmuştu.

    Küçük prenste güzeldi ama kıyaslayacaksam martı prensi döver.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sen martıcılardansın o zaman desene :) ama döver falan deme çocuğum gibi benim o :D senin favoriler yazın ne zaman geliyorr heyecanla bekliyoruzz :)

      Sil
  13. Sahane bi yazı olmus elinize saglik marsli cok merak ettigim ama okuyamadigim bi kitapti en kisa surede okuyacagim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkürler, umarım Marslı'yı seversiniz :)

      Sil
  14. çizgili pijamalı çocuk apayrı bi iz bırakmıştır bende.. öylesi bi kitap belki yine bi gün okurum ama o zamana kadar unutamayacağım kesin ^^ ayrıca martıcılara bende dahil olabilirim: nede olsa aynı türden sayılırız, en azından ikimizin de kanatları var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahah son yazdığına bayıldım :) kesinlikle benim de unutamayacaklarımdan olacak :)

      Sil
  15. güzel fikir oldu bana da eni kitaplara ihtiyacım var. valla benim favori kitabım bizim oğlanın kitaplıgında olan KÜÇÜK PRENS :) dediğin gibi sevmeyen yoktur heralde

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. diğerlerini de okursan yorumlarını bekliyorum :) Küçük Prensci biri çıktı holleyy :)

      Sil
  16. Ne guzel bir paylaşım olmus...korler ulkesi cok merak ediyorum... küçük prens..küçük prens... ve hediye gelen kitabim ve okumam icin bekleyen Babaya mektup..
    Iyi ki varsin bi poset ... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sen de iyi ki varsınn :) çok sevindim beğendiğine :) umarım seversin okuyunca da ^^

      Sil
  17. ''En yüksekten uçan martı en uzağı gören martıdır''nasıl severim bu sözü....Olmazsa olmazlarımdan,öğrencilerime mutlaka okuttuğum bir kitap...Onların da bu basit kitabı hoca niye verdi ki diye başlayıp sonra da hocammm iyiki okumuşuz dedikleri bir baş ucu kitabı bana göre ve sen çok iyi bir okuyucusun ne mutlu sana gurur duydum seninle bi poşet kitapcık :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de çok seviyorum o sözü :) Martı okutan öğretmenlerin olduğunu bilmek ne güzel :) çok teşekkür ederiiim :)

      Sil
  18. ''Senin gülünün diğerlerinden daha önemli olmasını sağlayan şey, ona ayırdığın vakittir''
    ''Ama gözler gerçeği görmez ki.Yüreğiyle aramalı insan.''

    Küçük Prens aşkım benim,her satırı çok sevdiğim ve yine zorunlu okunacak kitaplardan benim için...
    Bu kategoride değerlendireceğim üçüncü kitap ise benim için Simyacıdır ,çünkü ''kişisel menkıbesini yaşamak için yola çıkan birine tüm evren yardım eder...Öpüyorum seni,kitap kurdu :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. simyacı'yı yarım bırakmıştım ya, bir zamanlar çok sevdiğim kitapları bile yarım bırakma hastalığım vardı :D uygun bir zamanda tekrar başlayacağım :)

      Sil
  19. Çok güzel bir liste olmus, çok faydalanfım, severek okudum. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  20. Kucuk prens hep seker portakali gibi degerlendirdigum bir cocuk kitabiydi benim icin..ilk seker portakalini okuyup bu kitap cok guzel bit yetiskin kitabi diye dusundum, kucuk prens ise her yasin muhteşem kitaplarindan biri herkesin kitapliginda bulunmali bence insanın ufkunu actigini düşünüyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bence de öyle :) şeker portakalını zamanında yarım bırakmıştım tekrar başlayacağım :)

      Sil
  21. Çok güzel romanlar okumuşsun. Ben de böyle bir liste düşünüyorum yıl bitmeden.
    Bir tek kitapta hemfikir değilim, Middlesex'i duyunca tüylerim diken diken oluyor. O romandaki Türk düşmanlığı, aşırı yanlılık beni son derece rahatsız etmişti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet Middlesex'teki o olay beni de irrite etmişti ama yine de okunmaya değer olduğunu düşünüyorum. en azından hakkımızda neler düşünüyorlar, nasıl yanlış söylemlerle büyütülmüşler bunu anlamak için bile değer bence :)

      Sil
  22. Yaaaaa yazının mükemmeliğine bak!!!!
    Bir ara oturup tek tek okuyacağım *-*

    YanıtlaSil
  23. Teşekkür ederim :) niye teşekkür ettiğimi biliyorsun :) çok sağol. Bir de hep böyle samimi ve iyi kal n'olur... Kitap okuyan , seven insanlar genelde naif ve duyarlı olurlar ve çok yaralanırlar, güçlü ol, yaralanma, kırılma... Bu yorumu yayınlamasan da olur, doğaçlama yazdım, bebek de kucağımda sırıtıyor sana :) sğaol :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. nasıl yayınlamiym bu güzelliği :) evet bazen çokça yaralanabiliriz ama "birinin bizi evcilleştirmesine izin verdiysek bir parça gözyaşı dökmeyi de göze almalıyız" değil mi :) iyi gecelerr :)

      Sil
  24. Merhaba bloğunuzu yeni keşfettim ve takibe aldım ben de bloğuma beklerim sevgiler :)

    YanıtlaSil
  25. Harika kitaplar okumuşsun bu yıl. Kağıt Ev ve Middlesex elimde okunmayı bekliyor.Körler Ülkesi listemdeydi :)Çok faydalı bir liste olmuş.Eline sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kağıt Ev'i çok seversin bence bekletme daha fazla :)

      Sil
  26. Stefan Zweig'le bu sene Stranç kitabıyla tanıştım ama o kadar sevdim ki devamı gelecek. Bu kitabını da çok iyi diye duymuştum. Hemen okuma listeme alıyorum.

    Suzan Defter çok ilginç geldi. Ayfer tunç Can Yayınları'nın 5 liralık kitap kampanyasında vardı ama ben yazarı tanımadığım için almamıştım. Neyse artık biliyorum. Belki bu yaz yine indirimli satarlar.

    Kağıt Ev'i birçok blogda gördüm. Son zamanlarda bayağı popüler ama kapağı bana itici geldiği için okumak hiç içimden gelmemişti. Şimdi sen böyle yazınca merak ettim. Elime geçerse okuyacağım.

    Güzel bir derleme olmuş. ellerine sağlık. İlk defa benden uzun yazan bir blogger görüyorum. Aynen devam, uzun yazılar okumayı severim :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zweig'a bir başlayınca bir daha bırakamıyor insan.. Kağıt Ev'in kapağını ben çok sevmiştim aslında yaa :) seversin bence Suzan Defter'i de, duygu yüklü bir kitap :) ben aslında uzun yazı yazmayı sevmem de koca bir yıl söz konusu olunca öyle oldu mecburen :D teşekkürler :)

      Sil
  27. Ben sizi takipteyim ya siz beni :) kitaplari cok sevdim bazilarini okuma listeme aldim tesekkur ederz

    YanıtlaSil
  28. Blogunu çok sevdim . Sevgili Leylak Dalı 'nin sayfasında gördüm. Takipteyim.:)
    Murakami çok severim . Uyku adlı kitabı Murakami ' nin henüz Türkçe 'ye çevrilmemiş bir öykü kitabından Akinan tek bir öyküymüş. Bunu duyunca Yayınevine kızdım ve okumadım .
    Sevgiyle kal. Güzel yazılarda bulusmak dileği ile ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkürlerr :) benim bildiğim öykü kitabındaki bir öyküyü alıp uzun öyküye Murakami'nin kendisi çevirmiş. kaçırma bence :)

      Sil
  29. Ne güzel düşünmüşsün, ba-yıl-dım!
    Böyle listeler şart!
    Eksikleri tamamlamam lazım ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hii çok teşekkürlerr ^_^ bakalım sevecek misin okuduklarını :)

      Sil
  30. Merhaba
    Benimde nerede gördüğümü hatırlamıyorum ama Kağıt Ev ilgimi çekip listeye atmıştım. Kısa bir kitap olduğu için bu dönem araya bir gün sıkıştıracağım. Marslı çok övmeleri beni de etkileyip, okuttu ama çok hoşuma gitmedi. Abartıldığını düşünüyorum. Körler ülkeside listemde ama daha okumadım onuda.Middlesex de dikkatimi çekmişti ama adam bize düşman ise okumaya gerek yok artık. Liste iyi düşünülmüş ve tam bir yıla bakış olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Middlesex'i bütün o yunan önyargısını göze alabiliyorsan oku bence de :) Körler Ülkesi ve Kağıt Ev'i kesinlikle tavsiye ediyorum, özellikle de Kağıt Ev'i. unutamayacağım kitaplardan olacak :) Marslı'yı herkes sevmiyor yaa ben çok sevenlerdenim Watney benim için özeldir :)

      Sil
  31. Çoğunu okumadım o nedenle 4-5 tanesini listeme ekledim.
    Teşekkürler poşet :)

    YanıtlaSil

Blog / Site linki içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...
Tasarım: Zuri