14 Nisan 2016 Perşembe

1 BLOGGER 1 HİKAYE - KORKU

Merhabaa!

Poşet bu sefer de hikaye işine kalkıştı arkadaşlar :) Geçenlerde Bir Kore Hayranının Not Defteri bloğunun sahibi bana ulaştı ve harika projesinden bahsetti. Her bölümünü farklı bir bloggerla yazacağı bir hikaye başlatmıştı. E 3. bölüm de bizim nasibimize düştü :) Başta heyecanlandım beceremem dedim ama ben bu Anya karakterini çok sevdim. Umarım siz de keyifle okursunuz :)

Bir Kore Hayranının Not Defteri'nin Bölümü:
.................................................

Kapı sert sert çalınmaya devam ediyordu, Anya heyecanlanmıştı bin bir şey düşündü aklında sadece şunu anlamıştı başı büyük bir dertteydi, başından geçenleri hala kavramış değildi, ancak adam Anya'dan daha telaşlıydı gizli bir bölme vardı adamın evinde bodrum katı gibi bir yer, Anya'yı oraya sakladı ve üzerini düzeltip kapıyı açtı, doğru tahmindi bu Kralın adamlarıydı adam ne kadar sert görünse de çok telaşlanmıştı sebebi hem Anya'nın başına gelecekler hem de avcı adamın başına gelebilecek şeylerdi çok büyük bir karmaşaydı.


Adamlar hiçbir şey demeden içeri girip her yeri karıştırmaya başladı, avcı ''ne yapıyorsunuz! evime böyle giremezsiniz'' demesiyle kendini yerde buldu, Anya iyice telaşlanmıştı, çok korkuyordu bu yere düşme sesi ile bir silah sesi patladı, çok korkmuştu Anya ağlamaya başladı, hem kendini susturmaya çalışıyor hem de içi yanıyordu hiç bir insanın ölümüne şahit olmamıştı Kralın adamları her tarafı harap ettikten sonra çıkıp gittiler şükürler olsun ki Anya'yı bulamamışlardı.


Anya korkuyla yerin altında ki bodrumdan çıktı, ve karşısındaki manzara onu büyük bir şoka sürüklemişti Anya karşısında ki cesedi görünce arkaya doğru yürümeye başladı çok uzun sürmeden yere yığıldı içindeki korku duygusu Anya'yı yeyip bitirmişti, ağlamaya başladı kalbi kokudan sanki artık atmıyordu, o sahneye daha fazla bakamayacaktı yorgun, korkmuş ve endişeli bir şekilde dışarı çıktı.



Benim Bölümüm:
.................................................


İşler nasıl bu hale gelmişti? Şu son 2 günde ölümle kaç kez burun buruna gelmişti? Bilmiyordu. Oysa şu an tüm istediği gizlice saray kütüphanesine girip kendinden geçerek sayfalarca kitap okumaktı. Sanki tüm o kitaplarda ailesini nasıl bulacağına dair gizli bir bilgi varmışçasına bir açlıkla okuyordu. Şimdi saraydan da, güzel kraliçeden de, o kocaman kütüphaneden de çok uzaktaydı. Ya da uzakta mıydı? Nerede olduğunu bile bilmiyordu ki! Sanırım acilen çenesini kapalı tutmayı öğrenmeliydi. Zaten bütün bunlar başına, bilge kadına her şeyi anlatmasıyla gelmemiş miydi?

“Galiba Avcı iyi biriydi” diye düşündü. Belki de şu özgürlük sandığı kabusta onu koruyacak tek kişiydi. Ama işte o da artık ölüydü. Şimdi kendi başının çaresine bakma zamanı gelmişti.

Uçsuz bucaksız gibi görünen ormana baktı. Nereye gidebilirdi ki? Burada kalsa az önce gelen adamlar yeniden gelir miydi? Tanrı aşkına tüm bu adamların derdi neydi!

Bir süre avcının evinde kalıp toparlanmaya, plan yapmaya karar verdi. Ama Avcı evin ortasında kanlar içinde yatarken daha fazla orada duramazdı. Sonra aniden bodrum kata yeniden inme fikri geldi aklına. Böyle gizli yerlerden hep akla hayale gelmeyecek şeyler çıkardı.Belki de bir ipucu! Avcı onu tanıdığını söylememiş miydi? Öyleyse pekala anne-babasını da tanıyor olabilirdi. En azından kitaplarda böyle şeyler hep olurdu.

Tüm bu düşüncelerden duyduğu heyecanla koşar adım merdivenleri inmeye başladı. İlk bakışta gördüğü koca bir karanlıktı. Sonra biraz gözleri alışınca odanın birsürü eski püskü eşyayla dolu olduğunu fark etti. Galiba bu Avcı antikaya pek bir düşkündü. Boy boy kazanlar, tam bir iltizamla dizilmiş, içinde envai çeşit ot bulunan kaseler ve koca bir sandık! Evet koca bir sandık!

Üzeri kat kat toz tutmuş sandığa doğru ilerledi. Aslında bunca tozla onu görebilmiş olması bile bir mucizeydi. Ama zaten baştan beri gözleri bir sandık aramıyor muydu? Çünkü böyle evlerde, bin bir gizem barındıran kocaman sandıklar olurdu.

Yanına gidip sandığı açmaya çalıştığında neredeyse öksürmekten boğulacaktı. “Lanet olsun tozlar!” diye düşündü. O ne kadar her şeyden incinen, dokunsan kırılacak ideal saray kızı portresinden arınmaya çalışsa da tozlar onu bir yerlerde yakalıyordu işte.

Sandığı açmayı başardığında Nuh Nebi’den kalma cilt cilt kitap, defter karşıladı onu. Birini eline alıp rastgele bir sayfa açtı ve onca yazının arasında tek bir tanesine kilitlenip kaldı.
“Ensperta tira garida”
Bu sözler ona nereden tanıdık geliyordu? Hatırlamayı bir türlü beceremediği o geceye ait olabilir miydi? İyi ama Avcı bu sözleri nereden biliyordu? Bir an için bu durumdan hiç kurtulamayacağına dair bir inanç tüm benliğini kapladı. Galiba bu bodrumda çözülecek daha onlarca sır vardı. Tam da düşündüğü gibi… Çünkü kitaplar asla haksız çıkmazdı.

22 yorum:

  1. Ay, senin bloğuna bakınca daha bi güzel geldi çok güzel yazmışız elimize sağlık (Kendini ve seni övmeyi de unutmuyor)

    YanıtlaSil
  2. Ilk yorum benden :) Yanlış mı anladım her bölümü farklı bir blogger mı yazacak yoksa belirli kişiler sırasıyla dönerek mi yazacak ? Maceranın gideri her zaman vardır kkk :D Poşete yakışan bir şekilde konu kitaba bağlanmış ^^ Giriş bölümü olarak cok da güzel olmuş. Hem bana çok az geldi doyamadim :) Bölümlerin gelişi hakkında bilgi istiyorum ve Anya'nın takipcisiyim ! :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahah Anya karakterine büründüm de yazarken :D her bölümü farklı bi bloggerla birlikte yazcak evet, ben sıramı savdım :) bu 3. bölümdü diğer bölümlere de bi göz at sevdiysen :) love ya :*

      Sil
  3. Ben 22 Blogger 1 hikaye etkinliğinde yer almıştım bir zamanlar :) Çok heyecanlı bir etkinlik kesinlikle. Bu etkinlikten nasıl haberim olmamış üzüldüm şimdi bir dahakine daha dikkatli takip etmeliyim blogları :)
    Hikaye ayrıca güzel kalemine sağlık :) merakla takip ediyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dur daha kaçırmadın her bölümde yeni birini seçiyor etkinlik sahibi :)

      Sil
  4. Gerçekten çok güzel bir proje olacak gibi gözüküyor. Çok da heyecan verici belli. Ben çok beğendim. :)

    YanıtlaSil
  5. Amanınn, çok güzel gidiyordu bari bodrumdan çıkana kadar yazsaydın poşetçimmm, meraklandım :)

    YanıtlaSil
  6. Ellerinize sağlık, şahane olmuş ^^ Ve sağlam ilerliyor. Açıkçası bende doyamadım. Takipteyim :)

    YanıtlaSil
  7. Poşet çok başarılı olmuş, çok beğendim. Hikayeyi başından okuyacağım, Anya ilgi çekici...
    Bu arada Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni idefixden %27 indirimle aldım, kargoyu bekliyorum heyecanla :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. vuhhuu beraber mi okusak ne :) Anyayı ben de çok sevdim ya :)

      Sil
  8. Merhaba mail adresi neydi? Kilitli bir blog olacak da, onunla ilgili? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kilitli blog derken tam anlamadım :D ama mail adresim: biposetkitap@gmail.com

      Sil
  9. kalemine sağlık Poşet. Mimlendin :)

    YanıtlaSil
  10. merhabalar :) kestaneciğim sizi haftanın blogu seçmiş. tebrik ederim. ne ilginç etkinlik , buna daha önce de rastlamıştım. kaleminize sağlık diyorum. sevgiler, derya.
    yormuyorum.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil
  11. Poşetçim, oldukça gerçekçi anlatmışsın... Bunu okurken kapı çaldı ve ben o bodrumdaymışım gibi zıpladım. Çok zevkli ve eğlenceli bir etkinlik olnuş. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hahah tam ambiyansa uymuş desene :) çok teşekkürler :*

      Sil

Blog / Site linki içeren yorumlar yayınlanmayacaktır.